İstanbul Barok Hakkında

İstanbul Barok, ülkemizin eski üslup ve otantik çalgılar ile barok müzik icra eden ilk topluluğudur. Üç solistten geniş bir oluşuma evrilebilen topluluğun repertuarında; oda müziği, konçertolar ve korolu yapıtların yanı sıra barok operalar mevcuttur. Topluluk 1975 yılında keman, flüt ve klavsen üçlüsü olarak – uluslararası barok müzik ortamında Türkiye’yi temsil eden – klavsenci Leyla Pınar tarafından kuruldu. Leyla Pınar 1995’te oluşumu genişletip bir ensemble-opera-dans topluluğu haline getirdi. İstanbul Barok 28 yılda, yurt içinde ve yurt dışında değişik tarihi mekan ve ören yerlerinin yanı sıra modern sahnelerde belirli bir süreklilikle 7 barok opera ve 1 dans tiyatrosu sahneleyip pek çok konser vermiştir.

İstanbul Barok yurt içinde; Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Caddebostan Kültür Merkezi (CKM), Fulya Sanat Merkezi, Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Sarayı Tiyatrosu, Aya İrini, Tophane-i Amire, Nakilbent Sarnıcı, Süreyya Operası, Grand Pera, İtalyan Kültür Merkezi, Avusturya Kültür Ofisi, Fransız Sarayı, St.Michel Tiyatrosu, Sen Antuan ve Sen Espri’de pek çok defa sahne alarak İstanbul müzik ortamının belirleyici aktörlerinden biri olmayı başarmış ve kendi kitlesini yaratmıştır. Ardından bu performansını 2000’li yıllardan itibaren Ankara (Devlet Opera ve Balesi), Antakya, Antalya, Bodrum, Manisa-Sard Harabeleri, Mardin ve Mersin’e düzenlediği turnelerle diğer şehirlere taşımıştır. İstanbul Barok, yurt dışında, Mağosa-Otello Kalesi, Girne-Bella Pais Manastırı, Amsterdam-Old Huis (2 kez), Brüksel (3 kez), Lüksemburg (2 kez) ve Namur’de sahne almıştır. Bundan başka 1997´de Avrupa´nın en önemli barok müzik festivallerinden biri olan Brüksel-Printemps Baroque du Sablon Festivali´nde A.Campra’nın L’Europe Galante adlı operasını 3oo. yılında ilk defa sahnelemiştir. Bu performansıyla barok müziğin dünyadaki devleriyle birlikte anılmış, yerli ve yabancı basından övgü ve takdir toplayan eleştiriler almıştır. İstanbul Barok bu projelerde Paul Dombrecht ve Robert Kohnen gibi tanınmış barok müzik virtüözlerinin yanı sıra Austrian Baroque Consort ve La Cetra D’Orfeo gibi yine alanında tanınan topluluklar ile konserler verip ortak projeler üretmiştir. Topluluk; Türkiye’den Ayhan Baran, Burak Bilgili, Pervin Çakar, Ulaş İnaç, Kaan Buldular, Cenk Karaferya, Bengi Mayone, Ezgi Saydam, Nihan Atalay gibi solistlerle çalışmıştır. Ayrıca nitelikli koreografilere imza atan Lieven Baert, Geyvan MacMillen ve Tuğçe Tuna gibi koreograflarla ortak projeler üretmiştir. Son olarak yurt içinde Bodrum Müzik Festivali'ne katılan topluluk, yurt dışında ise Brüksel Güzel Sanatlar Sarayı (BOZAR) ve geçtiğimiz yaz ise Fransa'nın köklü müzik festivallerinden 36. Sarrebourg Müzik Festivali'nde bir "Leyla Pınar'ı Anma Konseri" gerçekleştirmiştir.

İstanbul Barok´un amacı barok dönemde Osmanlı/Türkler ya da Anadolu’dan çıkmış mitolojik öyküler üzerine bestelenmiş bütün oda müziği ve opera repertuarını sahiplenmektir. Bunların büyük bir kısmı halen Avrupa’daki müzik kütüphanelerinin tozlu raflarında keşfedilmeyi beklemektedir. İstanbul Barok´un diğer bir amacı da müzik kurumlarımıza bir alternatif oluşturmaktır. Bu düsturu seçtiği mekan, repertuar, konser formatı ve bünyesindeki lejyoner sanatçılar ile sahnelediği barok operalarda farklı bir reji ve tasarım anlayışıyla ortaya koymuştur.

Topluluk, bütün bu çalışmalarının yanı sıra, İstanbul Barok derneği nezdinde, 24 kez “Uluslararası İstanbul Barok Festivali”ni, 5 kez de “İstanbul Barok Şan Yarışması”nı düzenleyerek yurt içi ve yurt dışından konuk sanatçılar davet edip ortak projeler üretmektedir. Topluluğun Kalan Müzik’ten çıkan albümü “Osmanlı Barok Müziği” halen raflardadır. İstanbul Barok’un müzik yönetmenliğini, Leyla Pınar’ın vefatından sonra, 2021 yılında eski öğrencisi, klavsenist Ayşe Nil Ülgener devralmıştır, Sanat Yönetmneliği'ni ise Ali Pınar üstlenmiştir.

Leyla Pınar

KURUCU

Ayşe Nil Ülgener

MÜZİK YÖNETMENİ

Ali Pınar

SANAT YÖNETMENİ

Topluluk Üyeleri

Ayşe Nil Ülgener

MÜZİK YÖNETİMİ, KLAVSEN ve ORG

Ayşe Nil Ülgener İstanbul’da doğdu. Müziğe 7 yaşında İstanbul Devlet Konservatuarı Piyano Bölümü’nde başladı. Piyano eğitiminin yanı sıra Leyla Pınar ile özel olarak klavsen çalıştı. Konservatuarın Yüksek Bölümünden mezun oldu ve aynı sene bu kuruma korrepetitör olarak atandı. Sanatçı daha sonra Belçika’da Mons Konservatuarı’nda Robert Kohnen ile çalıştı. Kohnen’in referansı ve önerisi ile New York, Manhattan Music School’da Louis Bagger ile barok müzik yorumu ve klavsen üzerine eğitimini tamamladı.

Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın piyanist kadrosuna alındı. Bunun yanı sıra kuruluşundan kapanışına kadar Akbank Oda Orkestrası’nın piyanistliğini üstlendi. Sanatçı İstanbul Devlet Senfoni, Cemal Reşit Rey Senfoni, Mersin Oda ve Akbank Oda orkestraları eşliğinde çeşitli barok ve çağdaş klavsen konçertolarını solist olarak yorumladı. Bunun yanı sıra çok sayıda klavsen resitali ve oda müziği konserleri verdi. Konser verdiği salonlar arasında Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Süreyya Operası, Albert Long Hall, İzmir Sanat sayılabilir. Son olarak geçtiğimiz yaz Fransa’nın köklü barok müzik festivallerinden biri olan 36. Sarrebourg Müzik Festivali’nde bir konser vermiştir.

Ülgener, 35. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nin açılışında her biri kendi dalında yıldız olan 17 başarılı müzisyenin oluşturduğu Yıldızlar Orkestrası’na seçilmiştir. İDSO’dan emekli olan sanatçı 2011’de kurduğu TangoNEVA adlı topluluğun müzik yönetmenidir. Ayrıca hocası Leyla Pınar’ın ölümü üzerine 2021 yılında İstanbul Barok’un müzik yönetimini üstlenmiştir. Bu toplulukla düzenli konserler vermektedir.

Alise Juška Savga

BAROK KEMAN ve VİYOLA D’AMORE

Alise Juška Savga Riga’da doğdu. 5 yaşındayken keman ve bale eğitimine başladı. 1998-2002 yılları arasında klasik keman çalıştığı Letonya Müzik Akademisi’nde Jazeps Vitols’un sınıfından mezun oldu. Aynı zamanda 1999-2003 yılları arasında Letonya Üniversitesi’nin Serbest Sanatlar ve İlahiyat Fakültesini bitirdi. 2002 yılında Rinaldo Alessandrini yönetimindeki Ambronay Académie Baroque Européenne’de (Avrupa Ambronay Barok Akademisi) otantik barok keman üzerine eğitim alarak Barok müzik dünyasına adımını attı. Ayrıca Roy Goodmen yönetimindeki Avrupa Birliği Barok Orkestrası (EUBO) ile konserler verdi. 2004-2006 yılları arasında Amsterdam Konservatuarı’nda ünlü kemancı Lucy van Dael ile barok keman üzerine çalıştı. Ardından 2006 yılında Socrates Erasmus bursuyla Schola Cantorum Basiliensis’te ünlü kemancı Chiara Banchini’nin öğrencisi oldu. Bu dönemde ayrıca Sigiswald Kuijken ve Geoffery Lancaster’ın master class’larına katıldı. Bundan başka Margaret Faultless, Irmgard Huntgeburth ve Enriko Gatti gibi barok müzisyenlerin master class kurslarına katıldı. 2005-2007 yılları arasında ise Letonya Müzik Akademisi’ne dönerek Jazeps Vitols ile yüksek derece klasik keman eğitimini de tamamladı.

Juska, henüz öğrenci olduğu yıllardan itibaren, Dresden Gençlik Orkestrası, Letonya Gençlik Orkestrası, Letonya Opera Orkestrası (G.F.Händel-Alcina) ve Jeunesse Musicale Gençlik Orkestrası gibi orkestralarda keman çalarak deneyim kazansa da müzikal yaşamına daha çok barok müzik dünyasında devam etti. Ünlü müzisyenler Yves Corboz ve Chiara Banchini’nin yanı sıra Sweelink Barok Orkestrası ile konserler verdi. 2004’ten itibaren uzun seneler Tallinna Barokkorkester (Finlandiya-Talin Barok Orkestrası) ile solist ve konzermeister olarak konserler verdi. Bu toplulukla St. Petersburg Ermitage Müzesi, Haapsalu Eski Müzik Festivali ve Utrecht Eski Müzik Festivali’ne katıldı. Bunun yanı sıra Cantores Vagantes ve 2012 yılından beri ise İstanbul Barok adlı toplulukların üyesidir. Kurucusu olduğu Butterflies For Heaven (Cennet İçin Kelebekler) adlı eski müzik topluluğuyla, çoğunlukla Baltık ülkelerinde konserler vermektedir. Sanatçı barok kemanın yanı sıra 2009’dan beri eski dönem sazı olan viola d’amore çalmaktadır.

Jülide Canca Eke

BAROK VİYOLONSEL, BASSO CONTINUO

1983 yılında girdiği Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Viyolonsel Bölümü’nde Reşit Erzin ve Ihsan Kartal ile 1986 yılına kadar çalıştı. 1986-1989 yılları arasında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde Josef Györfi’nin öğrencisi olarak lise öğrenimini, 1991 yılında da önlisans bölümünü Doğan Cangal’ın öğrencisi olarak tamamladı.

1990 yazında Çek Cumhuriyeti’nde J.  Podharranski ve 1991  yazında Viyana’da David Geringas yönetimindeki yaz kurslarına katıldı. 1991 yılında girdiği Viyana Konservatuarı’ndan (Konservatorium der Stadt Wien) Prof. Adalbert Skocic’in öğrencisi olarak 1997 yılında başarıyla mezun oldu.

Sanatçı, öğrenimi sürecinde, 1993- 1994 yılları arasında Şef Peter Burwik yönetimindeki ORF (Avusturya Devlet Radyo ve Televizyonu) 20. yy. Orkestrasında, 1995‑1997 yillari arasinda Viyana Konservatuarı Opera Orkestrası’nda grup şefi olarak, 1994‑1997 yılları arasında ise Viyana Johann Strauß Orkestrasında solo çellist olarak çalıştı. 1998‑2011 yılları arasında Akbank Oda Orkestrası ve İstanbul Oda Orkestrası ile çalışan Eke, halen solo ve oda müziği çalışmalarına ve Pera Güzel Sanatlar Lise’sinde çello öğretmenliği görevine devam etmektedir.

Kaan Buldular

KONTRATENOR, DAİMİ SOLİST

Türkiye’nin ilk kontrtenoru Kaan Buldular İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Şan Bölümü’nden mezun oldu. Mezuniyetinin ardından İsviçre'de düzenlenen Opern Werkstatt ve Avusturya'da düzenlenen Avusturya Barok Akademisi’nin masterclasslarına katılarak barok stil çalışmaları yaptı ve konserler verdi. Halen şan çalışmalarını, öğrencilik yıllarından itibaren sınıfına girdiği, Lynn Trepel Çağlar ile sürdürmektedir.

2003 yılında Türkiye’nin ilk klavsen sanatçısı Prof. Leyla Pınar’ın kurduğu İstanbul Barok’a katıldı. Bir yandan kendisiyle özel olarak barok stil üzerine çalıştı bir yandan da İstanbul Barok’un gelenekselleşmiş olan İstanbul Barok Festivali konserlerinde solist olarak yer aldı. Toplulukla birlikte Aya İrini, Tophane-I Âmire, Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Sarayı, Cemal Reşit Rey Konser Salonu ve Süreyya Operası’nın yanı sıra Bodrum Müzik Festivali ve Brüksel Güzel Sanatlar Sarayı (BOZAR) konserlerinde solist olarak yer aldı. İzmir Genç Solistler ve Antik Aryalar gibi çeşitli yarışmalarda dereceler alan Kaan Buldular, 2017 yılında Donizetti Müzik Ödülleri’nde “Yılın Erkek Opera Sanatçısı” ödülüne layık görülmüştür.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası gibi Türkiye'nin önemli senfoni orkestralarıyla konserler veren Kaan Buldular, İsviçre, Almanya, Avusturya ve Belçika'da da barok festivallerde solistlik yapmıştır.

2011 yılından bu yana İstanbul Devlet Opera ve Balesi bünyesinde sahnelenen Vivaldi'nin Beyazıt ve Handel'in Jül Sezar operalarında başrollerde söyleyen Kaan Buldular, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Çoksesli Korosu'yla birlikte Carl Orff'un Carmina Burana isimli eserinde solist olarak görev aldı. Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin sahnelediği Troya operasının solistlerinden olan sanatçı, Kâhin Kalkhas rolüyle, eserin Rusya turnesinde Bolshoi Operası’nda sahne alarak beğeni kazandı. Sanatçı konser ve opera çalışmalarına yurt içinde ve yurt dışında devam etmektedir.

Basın

İstanbul Barok Avrupa basınında:

  • (La Libre Belgique – Aralık 2011)
    “Bozar’ın Pazar Konserleri serisinin, geçtiğimiz Pazar, Türk klavsenci Leyla Pınar tarafından kurulan İstanbul Barok’u davet etmesi iyi fikirdi! Topluluk daha önce de 1997′de “Printemps Baroque du Sablon Festivali”nde André Campra’nın L’Europe Galante operasını sahnelemişti. İstanbul’da yerleşik olan bu ensemble barok müziğin yanı sıra Osmanlı dönemi geleneksel Türk müziğini de üst düzey müzisyenlerle yorumluyor. Pazar günkü konserde Leyla Pinar’ın yanında iki şarkıcı yeraldı. Muhteşem kontrtenor Kaan Buldular ve güzel sesli Nermin Kaygusuz. Sonuncusu aynı zamanda kemençe de çalıyordu. Bunlara pek çok saz çalabilen iki virtüöz, Alper Maral ve Tolga Ünaldı eşlik etti. Beşli ensemble elindeki çoklu imkanlar sayesinde Corrette’ten Frescobaldi’ye, Duphly’den Händel aryalarına, pek çok geleneksel Türk müziği eserinden marşlara kadar geniş bir yelpaze sundu. Alışılagelmedik olan bu konser programı, Brüksel’deki Türk toplumu kadar salonun dikkatli gediklilerine de yenilikçi geldi. Birbirine kontrast teşkil etmesi bakımından çok güzel bir şekilde hazırlanan program değişik kısa parçalardan oluşuyordu. A capella söylenen geleneksel bir şarkı, ney’in nefesi, boruyla çalınan bir hava ya da Rameau’nun “Mısırlı” adlı parçası konserin incileri arasındaydı.“
  • Frédéric KIESEL (Revue Générale - Haziran 1997 - "Chroniques et Actualités de Musique.")
    "...Festivalde iki gün evvel solo olarak da dinlediğimiz Leyla Pınar, yüksek müzik kalitesi içinde, etkileyici sopranoları; yaratıcı buluşları, rafine ve zekice hazırlanmış mizanseni ve hoş koreografisiyle birlikte bize ince bir ruh ve özgün bir yaratıcılık örneği sergiledi. Türkiye ́yi L’Europe Galante ile «Avrupa» da görmek ikna ediciydi."
  • Serge MARTIN (Le Soir - Haziran 1997 - Belgique)
    "... Perşembe gecesi bize Brigittines Salonu’nda L ́Europe Galante ́ı sunan Printemps Baroque du Sablon Festivali yöneticilerini kutlamak gerekir. ...Yeni bir oluşum sürecindeki İstanbul Barok bize kendi barokçularımızın ilk hallerini hatırlattı.
  • Martine DUMONT-MERGEAY (Bruxelles "Art et Musique" Haziran 1997)
    "...Belçika ́da ikamet eden Türk klavsenci Leyla Pınar muhteşem projelere imza atmaya devam ediyor. Bu Pazar İstanbul Barok ́u dinlemek üzere "Printemps Baroque ́ta olacağım..."

İstanbul Barok Türkiye basınında:

  • Zeynep ALTAY (Cumhuriyet - 3 Nisan 2008)
    Festival "İtalyan Barok"la sona erdi. 27 Mart’ta başlayan - 02 Nisan da İtalyan Kültür Merkezi’nde "İstanbul Barok" solistlerinin konseriyle sona eren 14. İstanbul Barok Festivali La Troupe du Phare ve İstanbul Barok eşliğinde " La Fontaine " masallarının sahnelenmesiyle başladı. Klavsenist Leyla Pınar’ın 14 yıldır organize edip, dünya çapında sanatçıları tanıttığı festival, İstanbul’un tarihi mekanları olan Beyoğlu St. Pulcherie Lisesi, Galata Derneği (Eski Ceneviz Binası), St.Espirit Katedrali ve İtalyan Kültür Merkezi ’nde gerçekleşti. Konserlerde Barok bestecilerin Kıbrıs oyun havası, bostancıbaşı vb. Türklerle ilgili parçalarına da yer verildi. Festival de şef Francesco Corrias yönetiminde "Barok Çağ'da İtalya’da Seyahat" temalı konseri, Barok Çağın Sesleri ve Cenevizli Bestecilerden Örnekler müzikli söyleşi ve "İstanbul Barok" solistlerinin iki konseri de yer aldı. Festivalin kapanış konserinde: "İstanbul Barok" solistleri klavsenist ve müzik yönetmeni Leyla Pınar yönetiminde İtalyan Barok besteciler Vivaldi, Scarlatti, G.Caccini, G.F.Handel, Todorini, A.Caldara, G.B.Pergolesi, A.Campra, F.Koczwara’dan eserler çaldılar. Konserin solistleri soprano Oya Ergün ve kontratenor Kaan Buldular’dı. Seyircilerin kendini zaman tünelinde hissettikleri konseri hocaların hocası şancı Yıldız Dağdelen; Leyla hanım tamda barok çağda olduğu gibi müzisyenleri bir araya getirip müzik yapıyor. Cesur, değişime açık, doğaçlama bir müzik. Seyirciyi de müzik olayının içine katıyor. Çok beğendim." Sözleriyle yorumladı.
  • Mehmet ERGÜVEN, Gürçil ÇELİKTAŞ (Sanat Dünyamız – 102. sayı, Bahar 2007)
    ...G.Ç: Mozart öncesine hiç gidemiyoruz. İki yıl önce Ankara ́da yapıldı. İyi olduğunu duydum. M.E: Türkiye ́de ilk kez bir Händel operasının sahnelenmesi bakımından bence çok önemli bir iş yapıldı; o prodüksiyona emeği geçen herkesi tekrar kutluyorum!
  • Ayşe ÖKTEM (Andante - Ocak/Şubat 2005)
    ...Ankara Devlet Opera ve Balesi, Ankara ́da uzun süredir özlemi duyulan bir şey yaptı ve Türkiye ́de daha önce sahnelenmemiş bir barok operayla, Händel ́in Deidamia operasıyla mevsimin ilk yeni yapımını Ekim ayında seyircilerine sundu. İstanbul Barok topluluğu ile kurucusu ve sanat yönetmeni Leyla Pınar ile ortaklaşa gerçekleştirilen, Händel ́in az tanınan bu son operasını Ali Pınar sahneliyor. Müzik ve sahne yönetmenleri bütünlüğü bozmadan, çağdaş teknik unsurlar katarak, eseri başarılı biçimde sahneye koymuşlar. Barok üslupla şarkı söylemenin ve çalmanın zorlukları düşünüldüğünde, Ankara Devlet Opera sanatçılarının bu sınavdan başarıyla çıktıklarını söylemek doğru olur. Kadriye Saral-Levent Pınar ikilisine ait, beyaz rengin hakim olduğu dekor ve kostümleri; Fuat Gök-Ali Pınar ́a ait ışık düzeni; doyurucu bilgiler veren güzel broşürü ile bu başarılı yapım için tüm kadroyu kutlamalı.
  • Serhan BALİ (Andante - Nisan/Mayıs 2004)
    ...Klavsen sanatçısı Leyla Pınar, topluluğu İstanbul Barok ile bu yıl onuncu kez, Uluslararası İstanbul Barok Festival Haftası ́nı düzenleyecek olmanın tatlı heyecanını yaşıyor. Klasik müzik kültürünün yerleşip yerleşemediğinin tartışıldığı Türkiye gibi bir ülkede, Batı için dahi yeni sayılabilecek "otantik müzik" akımının bayraktarlığını yapmak, kuşkusuz zor bir iş olsa gerek. Leyla Pınar, bu müziğe emek veren ekibiyle birlikte yaşadıkları güçlüklere karşı yıllardır mücadele veriyor. David Munrow ́un İngiltere ́de, Gustav Leonhardt ́ın Hollanda ́da, William Christie ́nin ise Fransa ́da yaptığını Leyla Pınar azimle Türkiye ́de gerçekleştirmeye çalışıyor. Sahiplendiği misyon çok önemli çünkü o, bugüne kadar üzerinde özel olarak pek durulmayan bir bağlantıyı, Topluluğu ve Festivaliyle tüm dünyaya duyurmaya çalışıyor: Barok çağda Batılılar ve Türkler arasındaki müzikal etkileşim. Avrupa Birliği ile her alanda entegrasyona girmek peşindeki Türkiye ́nin Batıyla ortak miras üretme arzusuyla çok iyi örtüşen bu bağlantı, umarız ki, kültür politikalarını yönetenlerin dikkatini çeker ve böylece Leyla Pınar ́ın çabaları daha fazla ilgi ve destek görür.
  • Fikret AYDEMİR (Milliyet Avrupa - 5 Mayıs 1997)
    ...Brüksel başkent belediyesinin düzenlediği "Le Printemps Baroque du Sablon" adlı festivale katılan İstanbul Barok izleyiciler tarafından ayakta alkışlandı. 35 kişiden oluşan İstanbul Barok ́un klavsenci Leyla Pınar yönetiminde seslendirdiği "Sevdalı Avrupa" operası en çok ilgi gören yapıtlardan biri oldu. ...Festivalin genel koordinatörü Christophe Pourtois, Türk sanatçıları ve seslendirdikleri yapıtı değerlendirirken, "Festival kapsamında 17 etkinlik dinledik. Bunlardan en başarılısı Türkiye ́den gelen İstanbul Barok ́tu. Bu olay Belçika ́da yaşayan Türkler için de çok önemli idi. Çünkü Belçikalılar, Türklerin sanattaki yerini yakından gördüler" dedi.
  • Didem ERYAR (Daily News - 24 Aralık 1995)
    ...Barok antagonizm, Grek mitolojisinin mistisizmi ve Purcell ́in rafine müziği ile modern ve cesur yaklaşım mizansenin kriterleriydi.
  • Faruk YENER (Milliyet Sanat - 15 Aralık 1995)
    ...Müzik ve sanat yönetmenliğini Leyla Pınar ́ın yaptığı eserin 30 Kasım günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu ́nda yinelenmesi İstanbul ́da bir "müzik olayı" sayıldı. Temsil beklenenden öte başarı sağlamış, ilgi toplamıştı. Bu sonuçta doğal olarak mizansen ve koreografinin yanı sıra dekor, kostüm ve ışık tasarımcılarının hizmeti büyüktü.
  • Ayşin CANDAN (Yeni Yüzyıl - 14 Mayıs 1995)
    ...Son yıllarda Batı ́da barok operaya karşı bir ilgi canlanması söz konusu. Çeşitli başkentlerde Dido Aeneas ́ın Craig zamanında olduğu gibi yeniden sahnelendiğine tanık oluyoruz. Yüzyıl başının öncü girişimlerinin yeniden "moda" haline gelişini çağrıştıran bu gelişimlere koşut olarak bir biçimde İstanbul ́da, İstanbul Barok tarafından sahnelenmesi, üstelik bunun söz konusu barok yapıtın ülkemizde ilk oynanışı olması, hoş bir rastlantı oldu... ...İstanbul Barok ́un Dido Aeneas ́ı, sahneye koyucu ve tasarımcıların barok sanatın özelliklerine uygun düşen seçmeci yaklaşımıyla ele alınmış. Renk kullanımında simgeci tutum belirleyici olmuş. Büyücülerin sahnesinde video görüntüden yararlanılması, çağdaş teknolojiyi gündeme getirmiş.
  • Alin TAŞÇIYAN (Milliyet Sanat - 15 Mayıs 1995)
    ...Sahne tasarımcıları büyük ölçüde soyut dışavurumculuktan etkilenmişler. Aeneas ́ın gemisinin dekoru Jackson Pollock ́ın "action painting" üslubunda boyanmış. Amaç, cadılar tarafından kandırılıp Kartaca ́dan ayrılmaya kalkan Aeneas ́ın ani ve bilinçsiz davranışını vurgulamak. Kraliçe Dido ́nun yatak odasında kullanılan üç ayrı renk panolar için Yves Klein ́ın "Mono-Pink: Mono-Gold: Mono-Blue"adlı yapıtından esinlenilmiş. Pembeyi "aşkın tutkusu"; altın yaldızı "kraliyetin şatafatı"; maviyi ise "mitolojinin mistik kudreti" olarak düşünmüş. Kartacalıların savaşa fil üstünde gitmeleri arka plandaki tek renk (metalik) Kartaca surlarının üstüne yerleştirilen ve "akıllıca yönetilen bir devletin kolay yıkılmaz mitolojik korunganlığını sergileyen" fil kafalarına esin vermiş. Öte yandan panolara anti-tez oluşturması için soyut dışavurumculuğa tepki olarak gelişen pop-art ́tan yararlanmışlar. Bir happening anlayışı içinde cadılar sahnesinde yanan ateşi sahnenin önüne yerleştirdikleri bir ekran aracılığıyla vidoeodan gösterdiler. Dileriz tüm müzikseverler, resmi kurumlar dışında, gencecik sanatçılar tarafından oluşturulan bu sanat olayına tanıklık etme zevkine erişirler.
  • Alin TAŞÇIYAN (Milliyet - 30 Kasım 1995)
    ...Devlet desteği almadılar, sponsorları yok, yaş ortalamaları yirmi... Ve İstanbul ́un en seçkin konser salonunda Dido & Aeneas ́ı sahneye koyuyorlar! Başlarında otuz yıllık barok müzik birikimini onlarla paylaşan, ülkemizi yurt dışında da başarıyla temsil eden klavsenci Leyla Pınar var. ...Müzik tarihinde önemli yere sahip bu yapıtın kısıtlı olanaklarla, büyük bir özveri ve o denli büyük bir coşkuyla sahnelenmesi her müzikseveri heyecanlandırır, mutlaka izleyin.

Videolar

Foto Galeri

Destekler

TOP